ABD bölgesel bankaları SVB Financial ve Signature'ın hafta sonu iflas etmesinin ardından bu sabah, bankacılık hisseleri - yalnızca ABD'de ve bölgesel bankalarda değil, tüm dünyada - hızla düştü. Peki bu iflaslara ne sebep oldu ve bu durumun daha geniş etkileri var mıdır?
Silicon Valley Bank'ın (SVB) iflasını tetikleyen etmenlerden biri de faiz oranlarındaki sürekli artıştır. Fazlasıyla düşük faiz oranları döneminde (2008 durgunluğuyla başa çıkmak için benimsenen bir politika), bankalar güvenli devlet tahvilleri satın alarak büyük ölçüde borçlandılar.
Batmış kripto yatırımcısı FTX'in aksine SVB, mevduat sahiplerinin parasıyla kumar oynamıyordu. Mudilerinin parasını, 18 ay önce en sağlam kapı gibi görünebilecek bir seçeneğe yatırıyordu: ABD devlet tahvilleri. Ancak Federal Rezerv faiz oranlarını artırmaya başladığında, tahvillerin değeri düştü(çünkü artık daha yüksek faizli tahviller açık piyasada alınabiliyordu).
Aynı zamanda SVB, teknoloji şirketlerine borç verme konusunda uzmanlaşmış bir bankaydı. Son zamanlarda bir darbe aldılar ve kayıplar şirketlerin rezervlerini tüketmesine neden olduğu için toplu işten çıkarmalara ve banka hesap bakiyelerinden çekilmelere yol açtı. Ayrıca, yüksek faiz oranları borçlanmayı bir seçenek olarak daha güç ve daha az cazip hale getirdi.
Bazı teknoloji şirketleri geçen yıl para çekmeye başladı ve SVB gibi bankaları, fiyatı artık daha düşük olan tahvilleri satarak nakit bulmaya zorladı. Bu, SVB'nin yeni hisse senetleri çıkartarıp sermaye artırımı girişiminde bulunmasına sebep oluyor ve böylece bankanın içinde bulunduğu zorlukları gün yüzüne çıkarıyordu.
Bu, klasik bir şekilde banka gişelerine doğru bir akını tetikledi. Mevduat sahipleri, özellikle 250.000 $'lık maksimum federal garantinin üzerinde mevduatı olanlar, Perşembe günü 42 milyar $'ı geri çekmek istediler. Sigortasız borçlular, SVB örneğinde, "normal" bir bankada olduğundan çok daha fazla yüksek bir yüzdeyi temsil ediyorlar. Bu da tabutta çakılan son çivi oldu.
Siyasi sonuçlardan korkan ABD hükümeti, 250.000 doların ötesinde herhangi bir garanti vermeyeceklerini söyleyerek bir kurtarma paketinden kaçınmaya çalıştı. Ancak bu, sorunu hızla genelleştirdi ve mudilerin diğer küçük bankalardan para çekmesine neden oldu. Ayrıca, bunun; ABD'deki teknoloji endüstrisinin büyük bir kısmı için, özellikle de hesapları dondurulduğu sürece maaşlarını ve faturalarını ödeyemeyecek olan ve bu yüzden de kapatmalar ve işten çıkarmalar silsilesinin başlayabileceği start-up’lar için felaket anlamına geldiği de ortaya çıktı. Bildirilenlere göre, SVB ile bankacılık işlemleri yapan şirketlerde çeyrek milyon işçi çalışıyor.
Bu nedenle, ABD merkez bankası(Federal Reserve/FED) ve hükümet, durumu kontrol altına almak için panik içinde bir U dönüşü yapmaya mecbur oldu. Bugün piyasalar açılmadan önce FED, mevduat sahiplerine (yani 250.000 $ eşiğinin üzerindeki mevduatlar da dahil) tamamen garanti vereceğini ve bunun diğer bankalara uygulanacak bir vergi ile ödeneceğini (yani vergi mükellefleri tarafından değil) duyurdu.
Likidite sorunları yaşayan bankalara ve teknoloji şirketlerine ucuz nakit sağlanacak. Bu gösteriyor ki, bir kez daha ciddi ciddi, Nicel Gevşeme (Parasal Genişleme)’ye gitmeye ve hissedarlarını büyük kayıplara uğratacak olsalar bile, bir başka bir kurtarma paketi sağlamaya kalkışıyorlar. İronik bir şekilde, teknoloji sektörünün çoğu serbest piyasanın özgürlükçü fikirlerine düşkündür ve bu paket, oysa tam da bu sektör için gerçek bir kurtarma paketi. Bir kez daha, Financial Times'ın ifadesiyle, bilfiil “kârların özelleştirilmesi ve zararların kamulaştırılması”na şahit oluyoruz.
SVB'nin İngiltere kolu, tüm bankayı satın almak için oldukça cömertçe 1 sterlin ödeyen HSBC tarafından kurtarıldı. Diğer yatırımcılar da, Fed müdahale etmeseydi gerçekleşecek olan SVB varlıklarının peşin satışında devreye girmeyi ve pazarlık yapmayı umuyordu. SVB yöneticileri, tabii ki, yakayı ele vermemek için geçen hafta başında ellerinden geldiğince çok SVB hissesi satma fırsatını değerlendirdiler. Biden'ın onlara vermekle tehdit ettiği para cezalarından herhangi biri, büyük olasılıkla, bu satışlardan biriktirdikleri paranın yanında önemsiz kalacaktır.
Bununla birlikte, hafta sonu dünyanın herhangi bir yerinde büyük bir banka mevduatına sahip herkes parasının güvenliği konusunda endişelenmeye başlayacak. Bu durum bankacılık sektörüne duyulan güvene ciddi bir darbe indiriyor ve gelecek başka banka krizlerinin oluşması riskini artırıyor.
Dikkate alınması gereken başka, daha sistemik faktörler de var. Tüm bir dönem boyunca, Nicel Gevşeme(Parasal Genişleme) politikası ekonomiye muazzam miktarlarda ucuz nakit para enjekte etti ve bu para, esas olarak yatırıma yönelmiş verimli bir kanala akamadı. Bunun yerine, bir Rabobank analistinin dediği gibi, "kedileri köpek gibi gösteren Instagram filtrelerini finanse eden risk sermayedarları" da dahil olmak üzere her türlü spekülatif yatırıma doğru aktı. Ama tabii ki Çin'de dikkate değer özel bir sorun olan gayrimenkule de.
Nicel Gevşeme programları büyük ölçüde genişletildikten ve pandemi sırasında büyük miktarda yardım dağıtıldıktan sonra, ucuz nakit para sonunda enflasyon olarak karşımıza çıkıyor. Merkez bankaları bunu kontrol etmek için hızlı faiz artırımları ile politikalarını keskin bir şekilde tersine çevirdiler. Enflasyonu dizginlemek için bir durgunluğu kışkırtmaya çalışıyorlardı ve hâlâ da çalışıyorlar. Ancak, bu vakanın da gösterdiği gibi, bu politikalarının sonuçlarıyla yüzleşmeye gerçekten hazır değiller.
Son 30-40 yılda dünya genelinde birikmiş olan devasa borç miktarının, faiz oranlarındaki artışların sadece küçük bir durgunluğu değil, tam anlamıyla bir depresyonu tetikleyebileleceği, gerçek bir risk olarak önümüzde. Deutsche Bank'taki bir stratejistin sözleri Financial Times'ta şöyle aktarılıyor:
"Son birkaç günde iki şey öğrendik. Birincisi, bu parasal daralma dönüşümü, diğerleri gibi gecikmeli çalışıyor. İkincisi, ABD bankacılık sistemindeki stres nedeniyle bu sıkılaştırma çemberinin artık daha da derinleşecek.”
Kesinlikle doğru! Pazar günü, kripto para birimlerine yoğun bir şekilde bulaşmış olan Signature adlı bir banka, kapanmak zorunda kaldı, diğer bankalarsa ayakta kalabileceklerini göstermeleri baskısı altındalar.
Geçen hafta Fed, bir sonraki toplantısında faiz oranlarını en az 0,25 puan artıracağını söyledi, ancak şimdi öyle olmayacak gibi duruyor. Sonbaharda, sonuçları ne olursa olsun enflasyonu düşürme çizgisinden sapmayacaklarını ısrarla söylüyorlardı. Şimdi, faiz oranı artışlarının ilk ciddi etkisiyle karşı karşıya kalan Federal Rezerv geri adım atmış gibi görünüyor. Bu, enflasyonu kontrol etme yetenekleri açısından iyiye işaret değil.
Aynı zamanda enflasyon, sınıf mücadelesinin, örneğin İngiltere'de, 30 yıldır görülmemiş seviyelere yeniden fırlamasında ana etkendir. Biden'ın vergi mükelleflerinin SVB'nin yatırımcılarının(esas olarak teknoloji şirketleri) kurtarılması için ödeme yapmayacağını söylemesi dikkat çekicidir. 2008 sonrası kurtarma paketinden bu yana kapitalistlere ve bankacılara karşı süregelen yakıcı öfkeyi hesaba katmak zorundalar.
Egemen sınıf, iki arada bir derede kalmış durumda. Aşağı tükürseler sakal, yukarı tükürseler bıyık. Kapitalist sistemin tüm dengesi bozuldu ve yönetici sınıfın bulduğu her çözüm, başka yerlerde eşit veya daha büyük sorunlar yaratmaktan başka bir işe yaramıyor. Mali kriz, kapitalist krizin nedeni değil, onun bir belirtisidir ve bunun devamı da gelecektir..